Varoluş bir takım oyunudur ve her bir varlık bu takımın bir parçasıdır. Bu takımda alt-üst ilişkisi, küçük-büyük kavramı yoktur. Bütün arayışların ve çalışmaların temelinde beta sistemlerinde ifade hakkı alabilme isteği yatmaktadır. Farklı disiplinlerde hazırlanan kardeşlerimiz Bilinç Akademisi'nin çatısı altında buluşacaklardır. Bilinç Akademisi yetişmişlerin okuludur. Temelde çıkış için iki yol vardır. Bu yollar hazırlananların ve yetişmişlerin yollarıdır. Bu yolları da iki ana enerji temsil eder. Mevlana ve Şems olarak tanımladığımız bu enerjiler beta düzenlerine geçiş için bir hazırlıktır. Bu hazırlığın öncesinde de evreler vardır. Hazırlık ve yetişmişlik ifadeleri çıkıştan önceki son iki evredir. Şems yetişmişleri hazırlar. Yetişmiş olmak bir dokunuşu gerektirir. Bu dokunuşa "Şems Dokunuşu" denir. Bu nedenle yeni dönem çalışma düzenlerine "Şems Nizamları" denmektedir. Her bir kardeşimiz kendi koordinatlarının Şems'idir ve kendi 18'ine yansıyarak onların güneşi olacaktır. Güneşler, Bilinç Akademisi'nin müfredatından geçtikten sonra yeni güneşlerin güneşi olacaklardır. Bu anlatımlar da Ana Mutlak Güneş'in ilk yansıması olan 18'ler tarafından yapılmaktadır. Bizler, bir güneşin etrafında toplanan 18 taç yapraklarız. Taç yapraklar her zaman yüzlerini güneşe dönerler. ...
Sevgili Kardeşim, bu kitabın bu satırlarını okuyorsan seni buraya kadar getiren içsel enerjinin farkına varmış olman gerekir. Şu an elinde tuttuğun bu kitap tesadüfler sonucu karşına çıkmış bir kitap değildir. Bu senin kader planının bir parçasıdır. Bu anlatım sana şu an uzak düşebilir ancak bu anlatımın bir gün senin yolunla birleşeceğini söyleyebilirim. Buraya kadar gelip bu kitabı elinde tutuyorsan bu kitapta seninle ilgili bir şeyler vardır. Bu kitabı bir şekilde yanında bulundurman sana katkı yapacaktır. Belki bu katkıyı bugün yapmayacaktır, belki yarında yapmayacaktır ama günü geldiğinde yapacaktır. O gün geldiğinde bu anlatım yerini bulacaktır....
Sen rüyamda ben olan Mevlana, rüyamın içinde bana ulaşmaya çalışırsın ama bu uğraş boşuna ve bu hiçbir zaman gerçekleşmeyecek bir uğraştır. Ben ufuk çizgisiyim. Bana bir adım yaklaşırsan ben de bir adım uzaklaşırım. Sen benim aynadaki görüntümden başka bir şey değilsin. Sen dünya katında aynaya baktığında ne görüyorsan, ben de varoluşun aynasına baktığımda onu görüyorum. Senin aynadaki görüntün ne ise, sen de benim için osun. Senin aynadaki görüntün senin için ne kadar gerçekse, sen de benim için o kadar gerçeksin. Sen benim sonsuz suretlerimden birisin. Kendini gerçek sanma.
Sakın ola ki bir insanımı küçümseme, onu yanlış görme. Benim nezdimde en büyük günah: İnsan olan kulum hakkında vereceğin hükümdür. Biri hakkında hüküm vermek, birini yargılamak senin haddini aşar. Sakın ola ki çamura saplanmış bir kulumu küçük görme. O Mevlana’nın çamura düşmüş halidir. Mevlana o çamurun içinden çiçek açar. ...
Sen rüyamda ben olan Mevlana, rüyamın içinde bana ulaşmaya çalışırsın ama bu uğraş boşuna ve bu hiçbir zaman gerçekleşmeyecek bir uğraştır. Ben ufuk çizgisiyim. Bana bir adım yaklaşırsan ben de bir adım uzaklaşırım. Sen benim aynadaki görüntümden başka bir şey değilsin. Sen dünya katında aynaya baktığında ne görüyorsan, ben de varoluşun aynasına baktığımda onu görüyorum. Senin aynadaki görüntün ne ise, sen de benim için osun. Senin aynadaki görüntün senin için ne kadar gerçekse, sen de benim için o kadar gerçeksin. Sen benim sonsuz suretlerimden birisin. Kendini gerçek sanma. Sakın ola ki bir insanımı küçümseme, onu yanlış görme. Benim nezdimde en büyük günah: İnsan olan kulum hakkında vereceğin hükümdür. Biri hakkında hüküm vermek, birini yargılamak senin haddini aşar. Sakın ola ki çamura saplanmış bir kulumu küçük görme. O Mevlana’nın çamura düşmüş halidir. Mevlana o çamurun içinden çiçek açar.