Billursu, zümrüt gibi gözleri olan harikulade güzel bir kadındır. Çok genç yaşına rağmen, bilgisi, yönetim becerisi ve iş ahlakı sayesinde çalıştığı holdingin muhasebe müdireliğine kadar yükselmiştir. Erkekler güzelliğinden etkilenmesin diye, dışarı çıkarken renkli bir gözlük takıp, gözlerini gizlemekte ve kendini mümkün olduğunca silikleştiren kıyafetler giymektedir. Yakın arkadaşlarının ona taktığı lakap Medusa’dır. Ama diğer yandan da tam bir “İffet, Namus ve Sadakat” timsalidir. Öbür kahraman Bülent ise, çok yakışıklı, kültürlü adeta bir bilişim dehası olup çalıştığı holdingin neredeyse her şeyidir. Roman bu ikisi arasındaki konuşmalardan, buluşmalardan ve münasebetlerden meydana gelmektedir. Bülent’in anlayışına göre aşk “Dağlık bölgede doğup deli dolu akan, ama ovaya inince de durgunlaşan bir nehir” gibidir. Billursu ise şöyle demektedir: “Biz kadınlar, genel inanışın aksine, kendilerine kul köle olan erkeklerden ziyade, sevdikleri kadını kendilerine kul köle yapan erkekleri beğeniriz. Zaten kadınların ‘aşk’larının büyüklüğü de buradan gelmektedir”....
Çağdaş Türk Yazarları; 626 sayfa, 2. hamur ,
ISBN: 9786057720085
Etiket 59,00 TL, ciniusyayinlari.com'da 35,40 TL
(%40 indirim 23,60 TL)
Şu büyük Üstad kimdir? Var mı dünyada eşi? Yüzünde tüy olamaz bizlerin dördü, beşi. Her kula nasip olmaz ayağına yüz sürmek Cübbesini tutarak arkasında yürümek. Ey Üstad, affet beni, nasıl oldu atladım? Senin büyüklüğünü nasıl da anlamadım? Ey benim üstadların en büyüğü Üstadım.. Taa Yemen’den duyuldu artık feryat figanım. İzin ver ayağının altına paspas olam Çiğnendikçe pekişem, pişem, seninle dolam. Sen bu çağda yaşayan en büyük efsanesin Bir üflesen dünyayı ters döndürür nefesin. O kadar büyüksün ki havsalaya sığmazsın Kalem kalem değil ki senin dehanı yazsın. O görkemli mimberde bütün ihtişamınla Otururken şeyh gibi, şöhretinle şanınla, Ya da de ki Süleyman, farz et ki ben de Sinan Adına mabet yapıp tapınsam yetmez inan. Hoşlandığın şeyleri alsam çömez namıyla Ayağının altına sersem tüm encamıyla. Hizmetkarın gibi taa mahşere dek beklesem Karşında el bağlayıp zatına hizmet etsem. Ömrümün sonuna dek çile çeksem kapında Gene bir şey yapabildim diyemem Üstad sana. 9 Haziran 1998, İstanbul ...
Önsözde de belirtildiği gibi, bu kitabı 20 seneden fazla bir sürede yazdım. İlk olarak “Kıssadan Hisse” adedi 15 olunca kitap halinde bastırmak istedim. Sonra “Şunu yirmiye tamamlayayım” dedim. Daha sonra hedef olarak 25 sayısını koydum. Seneler ilerledikçe bu hedefler “40, 50, 60 ve 70” olarak değişti. 72 olunca da durmaya karar verdim. Daha önce de söylediğim gibi, gerek fıkraların seçiminde, gerekse hisse çıkarmalarda hiçbir kişi, makam ya da kurum kastedilmemiş ya da hedef alınmamıştır. Zorlama yoluyla bazı benzerlikler bulunmaya çalışılsa bile, tamamen tesadüflerin eseri olabilecek böyle bir sonuç için okuyucuların zahmete girmemesini temenni ederim. Okurken neşeli dakikalar geçirmeniz dileğiyle hepinize sevgi ve saygılarımı sunarım.