O toplantıdan sonra onun adı nahiye halkı arasında “Devlet Ağa” olarak kaldı. Bir müddet sonra ahali onun gerçek adını hiç telaffuz etmez oldu. Hatta zamanla unutuldu gerçek ismi. Herkes ondan Devlet Ağa diye bahsetmeye başladı nahiyede. Devlet Ağa geliyor, Devlet Ağa gidiyor, Devlet Ağa aşağı, Devlet Ağa yukarı. Devlet Ağa şöyle dedi. Devlet Ağa böyle dedi. Devlet Ağanın konağı… Gerçekten devlet gibi adamdı; devleti temsil ediyordu çünkü bu nahiyede. Üstelik Reisicumhur İsmet Paşa’nın yakın arkadaşıydı kendi söylediğine göre. O göndermişti onu özellikle bu nahiyeye. Bu nedenle arkasında sırtını dayadığı İsmet Paşa gibi bir dayanağı vardı, bütün gücünü ondan alıyordu. Onun adı kısa sürede bir efsaneye dönüştü bu nahiyede ve nahiyeye bağlı köylerde. On sekiz tane köyü kapsayan kendince bir derebeylik yönetimi kurmuştu kısa sürede. Devlet Ağa Kemal Uyanık, özel kalem müdürü Vasfi, karakol komutanı Mümtaz Çavuş, bu üçlü komite yönetiyordu bu derebeyliğini. ...
Çağdaş Türk Yazarları; 138 sayfa, 2. hamur ,
ISBN: 9786257993647
Etiket 19,00 TL, ciniusyayinlari.com'da 11,40 TL
(%40 indirim 7,60 TL)
Şiir, ‘Mutlak Güzel’i arama sanatıdır ve bu itibarla sanatların en yücesidir. Şâir, zaman ve mekân buutları içerisinde Mutlak Güzel’in cemalinin tecellilerini görür, harika eserlerini müşahede eder ve nazarını kesretten vahdete çevirerek, O’nun izzet ve azameti karşısında hayret ve muhabbet secdesine kapanır. Bence her çiçek bir şiir, her ağaç kudret kalemi ile yazılmış bir kasidedir. Bu kitabın Nazzâm’ı gökte yıldızlarla, zeminde çiçeklerle mütemadiyen yeni yeni şiirler, kasideler yazar. Her bahar, ehil olanlar nazarında bir şiir demetidir. Bu şiiri, bu kitabı ârifler ve şâir ruhlu mütefekkirler okur ve anlarlar. Aklı gözüne inmiş, maddede boğulan şekilperestler, o kitabın mânâ iklimine asla nüfuz edemezler. Şiir, ilhama ve şâirin hâlet-i ruhiyesine göre bazen inceden inceye açan nazlı bir çiçek, bazen gürül gürül akan bir ırmak bazen de düştüğü gönülleri yakan bir kor lav olur. Şiir çok sesli ve çok buutlu, tarifte idrakleri acze düşüren bir aşk bestesidir. Şiir, şairane ruhların sonsuzluk semalarında kanat çırpışlarının esrarlı sesleridir. Bu sesler, Kaf Dağı’nın arkasından, metafizik iklimlerin esrarlı dünyalarından bize haber verir.
Avrupa’da dini terminolojinin en katı olarak yaşandığı Orta Çağ’da, kilise ile bilim adamları arasında amansız bir mücadele ve çatışma olduğu bilinmektedir. Kilisenin bilim adamlarına ağır baskı ve işkenceler uygulaması, kilise ve papazların inançlarına ters düşen fikirler ileri süren herkesin engizisyon mahkemelerinde yargılanması bu döneme rastlar. Ünlü fizikçi Galileo, sırf “Dünya dönüyor” dediği için yine bu dönemde engizisyon mahkemelerinde idamla yargılanmıştır. Avrupa’da, Orta Çağ’da, kilise ile bilim adamları arasında amansız bir mücadele devam ederken, bilginler fikirlerinden dolayı Engizisyon mahkemelerinde yargılanırken; bizde ise, dinden aldığı teşvikle İbni Sina, Farâbî, Birûnî, Harizmî gibi dünya çapında dehalar yetişmiş; keşif ve buluşlarıyla hem İslâm âlemine hem de Avrupa’ya ışık tutup, onlara ilham kaynağı olmuşlardır.
Haçlı Savaşları neticesinde Avrupalıların Müslümanlardan öğrendiği şeylerin başında, düzenli bir ordu ve teşkilatlı bir devlet kurma usulleri gelir. Harp dönüşü şato sistemini yıkarak, yerine daha teşkilatlı krallıklar ve disiplinli ordular kurmuşlardır. Orta Çağ Avrupa’sı, sanayi sahasında çok şeyi Müslümanlardan öğrenmiş ve bu arada küçük endüstriler kurmaya başlamıştır. Müslümanlar deri imalatında, pamuklu keten ve kenevir dokumalarında büyük yenilikler yapmışlar ve bu sahada Avrupa’ya öncülük etmişlerdir. Avrupalılar, yel değirmenini de Haçlı Seferleri sırasında Müslüman ülkelerinde görmüşler ve sefer dönüşü kendi ülkelerinde aynısını yapmışlardır. ...
Biz kaderin şuursuz, iradesiz bir figüranı mıyız? Kader yazmış, biz sadece bize biçilen rolümüzü mü oynuyoruz? İnsan kaderini etkileyebilir mi? Kader değişir mi? Bazı insanlar sakat doğuyor, onların suçu ne de sakat doğuyorlar? Bazıları zengin, bazıları fakir oluyor; fakirlerin suçu ne? Bu adaletsizlik değil mi? Hastalıklar? Musibetler? Şerler?.. Allah şerri niye yaratmış? Şerri yaratmak şer değil mi? Ya başımızın belası olan şeytan? Şeytan niye yaratılmış? Daha pek çok sorunun cevabını bulacaksınız bu kitapta....
Çağdaş Türk Yazarları; 75 sayfa, 2. hamur ,
ISBN: 978-605-127-304-4
Etiket 5,00 TL, ciniusyayinlari.com'da 4,75 TL
(%5 indirim 0,25 TL)
"Biz bir şey yapacağımız zaman neleri, nereleri düşünüyoruz? Çünkü bizim sinemizde şefkat dolu bir yüreğimiz var. Biz yolda yürürken ayaklarımızın ucuna bakarız karıncaları çiğnemeyelim diye. Küçük de olsa herhangi bir canlıya zarar vermemek için ayaklarımızın ucuna basarak yürürüz. Dünyayı ateşe veren zalimlerin kulakları çınlasın Onlar ise ellerinden gelse hepimizi bir kaşık suda boğacaklar. Hepimiz susuzluktan ölsek, eminim bir yudum su vermezler bize.” İşte böyle, 28 Şubat süreci bir silindir gibi geçti üstümüzden. Hepimiz bu sürecin izlerini üzerimizden uzun süre atamadık. ...
Çağdaş Türk Yazarları; 136 sayfa, 2. hamur ,
ISBN: 9786051276687
Etiket 17,00 TL, ciniusyayinlari.com'da 16,15 TL
(%5 indirim 0,85 TL)