Hasan Dinçer 1944’te Denizli’nin Çal ilçesine (şimdiki adı Bekilli) bağlı Bükrüce köyünde doğdu. İlkokulu doğduğu köyde, ortaokulu Çal’da bitirdi. Uşak İlköğretim Okulu’ndan mezun oldu. Öğretmenlik görevini sürdürürken, Anadolu Üniversitesi Ön Lisans bölümünü bitirdi.
Denizli’nin ilçe, kasaba ve köylerinde öğretmenlik ve idarecilik yaptı. Dönemin etkin öğretmen örgütü TÖB-DER’de il temsilciliği, kuruytay delegeliği ve yürütme kurulu üyeliğinde bulundu.
Siyasi görüşleri nedeniyle Yozgat ve Manisa’ya sürgüne gitti, beş kezde il içi sürgüne gönderildi. 15 yıl süreyle iki derece maaş kesimi cezasına çarptırıldı.
26 yıllık meslek yaşamını 1992’de bitirip emekli oldu.
1994-1999 döneminde Denizli İl Genel Meclisi Üyeliği yaptı.
Evli ve üç çocuk babasıdır.
Mücadeleci ruhu ve meslek sevgisinin yanında başarılı söyleşi ve sohbetleriyle tanındı. Bu arada yaşadıklarını, tanıklık ve izlenimlerini yazıya da döktü.
“İşçilerin Babası Kemal Türkler”, “Muhtarın El Kitabı”, “Çekerekli Bekçi”, “Kanayan Yara Tokatçılık”, “Şimendifer Salih”, “Devlet ve Küreselleşme”, “Efelik, Eşkıyalık ve Anadolu Gerçeği” kitapları arka arkaya yayımlandı ve ilgiyle karşılandı. “Atatürk ve Seyit Onbaşı” yazarın sekizinci kitabıdır. ...
TÖB-DER’in Genel Sekreteri Avni Aytan’ın, İlköğretim Müfettişi Halil Karaman ve eşi Naciye Karaman’ın, Boğazlayan Kaymakamı Kemal Bey’in, Ardahanlı Ali Osman’ın; Atıf Hoca, Saidi Nursi, Şeyh Sait, Seyit Rıza gibi kişilerin yanında/ aynı yapıtta ne işleri var diyebilirler.
Kitabımın adı “Başbakanın Atıf Hocası” olduğuna göre okurlarımın; kimlerin Atatürkçü, Cumhuriyetçi ve yurtsever olduğunu, kimlerinse Atatürk, Cumhuriyet ve yurt düşmanı olduğunu, dahası dış düşmanla nasıl işbirliği yaptıklarını görmelerini istedim. Başbakan; Cumhuriyet ve Atatürk düşmanlarını, işine geldiği gibi ve bir cümle ile “kahraman” ve “yurtsever” ilan ediyor. Konu, değil enine boyuna, şöyle bir incelendiğinde bile onun kahraman dediği kişilerin hiç de öyle olmadıkları kolayca görülüyor/ anlaşılıyor. ...