Yediden yetmişe ailem, arkadaşlarım ve dostlarım eski para, renkli cam kırıkları, boncuk, renkli pişmiş toprak parçacıkları gibi tarihi antika gibi ne bulurlarsa, ister bedava, ister para ile, kesinlikle kaçırmadan alıp bana gönderirler veya kendileri getirirlerdi. Eski şeylere olan aşırı merakımdan ötürü çoğu zaman küçük yeğenlerim bile cadde kenarlarından topladıkları siyah - beyaz çakıl taşlarla ceplerini doldurup bana getirirler ve ben de bu taşları ellerinden aldığım için çok sevinirlerdi. Bir gün köydeki akrabalardan biri béri yerinde buldukları siyaha çalar koyu kahve renkli bir kehribar boncuğunu bana göndermişti. Boncuk müthiş bir şeydi benim için. Boncuk, elbette ki nadideliğini reçinenin özünden, renginden almıyordu. Onu güzelleştiren, kıymetlendiren zamanın ona verdiği biçimdi. Boncuktaki aşınma şekli, zamanında birçok kadını süslediğini gösteriyordu. Boyunlarda çok gidip geldiği anlaşılan boncuğun aşınma şeklinden boncuk dizesinin orta boncuğu olduğu ilk bakışta anlaşılıyordu. Çünkü boncuğun üst tarafı incelmiş, alt tarafı yani aşağıya sarkan taraf hiç aşınmamış, kalınlığından hiçbir şey kaybetmemişti. İpte hiç dönmediği için de deliği uzunlamasına aşınmış, gide gele, aşına aşına üçgen muska şeklini almıştı. Boncuğu parmaklarımla evirip çevirdim. Avucuma koyup defalarca ve uzun uzadıya aşınan yerlere baktım. ...
Zeki Sevim Kese Kağıtları adlı ilk kitabında okuruna farklı tatlarda on altı adet öykü sunuyor. Bir çoğu yerel ağızla kaleme alınmış, Ermeniler, Türkler ve Kürtlerin bir arada yaşadığı renkli ve uyumlu bir dünyayı konu alan bu öyküler tanımayanlara yörenin geleneklerinin ve yaşam tarzının da güzel bir panoramasını sunuyor. Kese Kağıtları yaşadığımız toprakların barındırdığı renklerden bir çoğunu büyük bir ustalık, mizah ve içtenlikle gözler önüne seriyor....
Çağdaş Türk Yazarları; 96 sayfa, 2. hamur ,
ISBN: 9786054034321
Etiket 6,00 TL, ciniusyayinlari.com'da 5,70 TL
(%5 indirim 0,30 TL)
Ustamız, yabancı müşterinin köpeği için aldığı süt danası budunun etlerini kemiğinden sıyırıp kuşbaşı şeklinde doğradıktan hemen sonra kalan kemikleri de özenle doğradı ve onları genişçe bir alüminyum tepsinin içine koydu. Sonra da dışarıda, dükkan önündeki kemiklerin teşhir edildiği tahta tezgaha bıraktı. Kemik almak isteyen müşterilerinin iştahını kabartmak için de kaval şeklindeki ilikli kemiklerin içindeki pembeye çalar beyaz iliğin iyi gözükmesi için onları diğer kemiklerin en tepesine yerleştirdi ve ilikli tarafını da dışarı doğru verdi. ...