Emperyalist Batı Sevr’i geri getirmek için Türkiye üzerindeki baskısını başarıyla yürütüyor. Ortadoğu Batı’nın vazgeçemeyeceği varlıklara sâhip. Bunların geri kalmış Müslüman ülkelerin elinde olması, Batı’nın işini kolaylaştırıyor. İsrail’in varlığının ve çıkarlarının korunması ABD’nin önde gelen gâyesine dönüşüyor. Yalnız kendi kısa vadedeki çıkarlarını düşünen ülkeler, ABD’ne ya biat ediyor, ya da istilâ ediliyor ve onlara, “Böl ve Yönet” uygulanıyor. Demokrasiye benzer bir idâreye sahip Türkiye, BOP’nın uygulamasına müdâhil olduğunu beyan etmiş () olduğu hâlde, Batı tarafından Türkiye üzerinde altmış yıldır uygulanan yozlaştırma, ılımlı İslam reçetesiyle doruk noktasına erişti. Ortadoğu yeni haritasında Türkiye sınırları içine genişleyen ABD himayesinde bir Kürt devleti ve Kuzeydoğu Anadolu’ya sarkan bir Ermenistan olduğu artık saklanmıyor. Emperyalizm Demokrasi kisvesinde, hiçbir devirde olmadığı kadar, gelişmekte olan ülkelere pençesini geçirmiş, kanlarını emiyor. Gâyeye erişmek için her şey mubah sayılıyor. Yeni yöntem Ekono-Terör. Batı, diplomatik baskıyla elde edemediklerini, ekonomik kıskaca alarak yapıyor. 21. yüzyıl Ekono-Terör yüzyılı olacak. Hem de bunu teknolojide ve uygarlıkta () en çok gelişmiş ülkeler yapıyor. Geri kalmış, câhil diye damgaladıkları ülkeler değil Türkiye’nin kendisini içine düşürülmüş olduğu bu kıskaçtan çıkarması için çok az zamânı var. Yapısı silahsız bir kurtuluş savaşı vermeye uygun mu? Türkiye Batı’nın korku ile izlediği, fakat kendisinin hâlâ idrak edemediği gücünü nasıl kullanabilir? Türkiye içten ve dıştan gelen baskılara karşı kendisini nasıl koruyabilir ve kurgulanmış çemberi nasıl kırabilir? Türk toplumu nasıl kendi kendisine yardımcı olabilir? Türk toplumu, halkımız Batı kompleksinden nasıl kurtarabilir? Toplumumuzun kendisini geliştirmek için kötü alışkanlıklarından kurtulmasının yolları nelerdir? Türkiye’yi aydınlığa kim ve nasıl çıkaracak? Cevaplarını bu kitapta bulacaksınız. ...
“Atatürk bize “Batı’nın bizden ileri olduğunu, onları taklit etmek değil, onlardan öğrenmek gerektiğini” söylediği hâlde, biz Batı’yı taklit etmeye çalıştık. ‘Bizi’ geliştirmek yerine Batılı olmaya çalıştık.” “Başkası olalım derken, hiçbir şey olamadık.” “Yeniliğe, kendimizi kendi millî karakterimiz içerisinde eğiterek, varmanın gerektiğini kavrayamadık.” “Aile içinde çocuklarımıza örf, âdet, terbiye ve çağdaş eğitim veremediğimiz gibi, okuldaki eğitimde de başarılı olamadık.” (s.178) “Kendi yaratamayan bir toplum, başkalarının yarattıklarını kullanarak ileriye gidemez.” (s.182) “Yeni nesillerimizi doğru yolda, çağdaş yolda, eğitemedik.” “Aklını kullanan insan yerine, başkasının dediğini yapan, Düşünen insan yerine, düşünmeden söyleneni uygulayan, Merak eden yerine, var olanla yetinen, Yaratan yerine, yaratılmış olanı kullanmakla kalan, Bilim ile yaşamını yürüten yerine, dogma ile yaşayan, İnanç yerine hurafelere kanan, Yolunu kendisi seçebilen yerine, başkalarının yolunda yürüyen, Dolayısıyla kolay yönetilebilen ve kullanılabilen bir toplum yetiştiriyoruz. Bu gidişle gittiğimiz yer, çağdaş dünyanın çok daha ilerlemiş olması nedeniyle, geldiğimiz yerden çok daha gerilerde olacak.” (s.176) “Ekonomik kalkınmada başarılı olarak kültürlü olmayı beklemek, cehâletin ta kendisidir. Kültür satın alınamaz. Kültür ithal de edilemez.” (s.181) “Unutulmamalıdır ki, saygıyı öğrenen, artık bir daha saygısız olamaz. Çünkü kendine olan saygısı yer etmiştir ve saygısızlığı kendine yediremez, yakıştıramaz.” (s.180) “Sömürülerle ekilen terör ağacı büyüdü, şimdi kanlı meyvelerini vermeye başladı. Ağacı ekenler, meyveleri kanlı oldu diye dövünüyorlar. Hiçbir şekliyle kabul edilemeyecek terörü ateşleyenler, kendi hatâlarını görmezlikten geliyorlar.” (s.194) “Her şeye rağmen, yakın bir gelecekte, Türk’ün ayranının kabaracağına ve artık başka çare kalmadığını görerek birleşme ve beraber çalışma yoluna girebileceğine inanıyorum. Belki yarın, belki yarından da yakın olacak bu Çünkü artık…” (s.216)
İnsanlar kendilerini tanıyacak düzeye gelmemişlerse, gelişmek imkânını da bulamazlar. Gelişmemiş kişilerden oluşan bir toplum geri kalır. Bireylerini çağdaş düzeyde yetiştiremeyen bir ülke de, çağ dışı kalmaya mahkûm olur. Bizim halkımızın büyük bir çoğunluğu ne kendisini, ne tarihini ne de başka ülkelerin tarihlerini biliyor. Onların amaçlarını ise hiç bilmiyor. Bunları bilmeyince de ge geleceğini planlamaktan âciz, kendini yönetme yeteneğinde değil, kişisel sorumluluklarını da bilmiyor. İzlenmesi bile zor olan bir hızla ilerlemekte olan teknolojik gelişmeler, toplumların arasındaki farkları büyütüyor. Gelişmemiş toplumlar geride kalmaya, diğerleri hızla ilerlemeye devam ediyor, açık büyüyor. 21. yüzyıl ilerlemiş ülkelerin hegemonyasını görecek. O ülkeler de, uluslarüstü sermayenin etkisinden çıkamayacak. Ülkelerin halkları yeni emperyalist düzen içerisinde olumlu bir yaşam sürdürebilmek için, üst düzeyde toplum olmaları gerekecek. Bunun için de çağdaş eğitim, bilgi ve yetenekte kişilerden oluşması kaçınılmaz olacak. Yüzyıldır kurgulanan ve hayli yol kat etmiş olan bu yeni düzene karşı durmak çok zor. Bu ekono-terör içinde kabul edilebilir bir yaşam sağlamak için çok iyi yetişmiş ve yetenekli olmak gerekiyor. 21. yüzyıl dünyası büyük değişikliklere gebe. Halkımız bir an evvel uyanarak, olacakların altında kalmamak için çağdaş düzeye çıkmak zorunda. Bunu da başkalarından beklemeyip, kendisi başarmaya mecbur. ...