İbrahim Hoca yaşadığı dönemlerde akrabaları ve birlikte olduğu toplumun çokluklarına kendisini yeterince anlatamamıştır. Yaşadığı entelektüel çevrelerde çok konuşan, çok anlatan kişi, kendi çevresinde ise en az konuşan kişi durumundaydı İbrahim Sukas. Gelecek kuşaklarda Hoca’nın akrabaları ve birlikte olduğu çevre insanları Hoca’yı ne kadar fazla insan anlayacak duruma gelmişse; demek ki o toplum görünen derecede ilerlemiştir. İşte bu durum, merhumun ruhunun rahatlamasına vesile olur denebilir. İbrahim Hoca’nın bütün yaşamı bölge insanına bir öğüttür. İnsan, yaşamı boyunca istediği değerin peşine koşarsa onu elde edebiliyor. Kişiye göre değerler değişkenlik gösterir. Kimi insanlar manevi değerlerin peşine koşarlar, doğru veya yanlış, onunla mutlu olurlar. Diğer bir kısım insan dünyada olan yaşamını iyileştirmesi için maddi değerlerin peşine koşar ve olabildiğince bu yolda yürüyerek mesafe kat eder ve kendince önünde yaşayacağı hayatı garanti altına alır. Kimi insan da bilgi ve bilimin peşine koşar, doğru olan maddi ve manevi konularda bilgi edinmede gayret eder ve sonuçta bu yolla bir yerlere gelir. İbrahim Hoca tam da bu üçüncü insan tipine uyuyor. Onun ilk tercihi bilgi elde etmek ve bu yolda olabildiğince ileri yerlere varmaktı....
Yapılan her bilimsel araştırma, tasarlanan her proje veya bilimsel metin, bilinmeyene karşı bir merak duygusu ile başlar ve konu ile ilgili kafalardaki soru işaretleri açıklığa kavuşup aydınlanıncaya kadar devam eder. Bu tarihi romanın yazarı Sayın Muammer Sarımehmet de, geçmişiyle ilgili haklı gerekçelerle merak ettiği, yüz binlerce askerin donarak öldüğü, tarihimizin kara ve karanlık sayfalarından birini oluşturan Sarıkamış faciasını bu nedenle araştırmak istemiştir. Her ailenin olduğu gibi Sayın Sarımehmet’in de birçok yakınını ve komşusunu kaybettiği Birinci Dünya Savaşı’na denk düşen Türkiye’nin bu karanlık yıllarına ışık tutabilmek için analitik bir yöntemle bu tarihi romanı yazma gereğini duymuştur. Kendisi her ne kadar sosyal bilimci ve tarih araştırmacısı olmasa da bilimsel kişiliği ve birikimi ile yaptığı onlarca uluslararası yayın, sosyal bilim alanında da ne kadar başarılı olacağının göstergesidir. Bizler ne dersek diyelim, siz değerli okuyucuların her bakımdan takdir ve beğenisini kazanmak, dikkate alınması gereken temel ölçüdür. Gerçek yaşamla birebir örtüştüğüne inandığım bu tarihi roman, yazarın kişisel duyarlılığından olduğu kadar, aynı zamanda sosyal ve kültürel bir ihtiyaçtan ortaya çıkmıştır....