|
“Gün geçtikçe İstanbul’da yaşamak beni daha çok incitmeye, daha çok yormaya başladı, Pek çok insanın düşündüğü ve bir kısmının da yaptığı gibi, kaçmak, bu şehri arkamda bırakıp, sakin ve huzurlu bir yer bulmak istiyorum yaşamak için. İstanbul’da kendimi çok uzun yıllardır, çocukluğumda olduğu gibi, evimde hissedemiyorum. O zamanlar tramvaylarına, vapurlarına, faytonlarına, troleybüslerine binip, şehri yaşarken olduğu gibi, kendimi rahat ve mutlu hissedemiyorum. İçimde İstanbul’a karşı da, dünyamıza ve bu dünyada bizim gibi yaşayan diğer canlılara karşı duyduğum, beni ezen ağır bir suçluluk duygusu var. İstanbul sevilmez mi diyorlar. Ben de diyorum ki bunu söyleyenlere; romantik lafları bir kenara bırakın. Sevseydik eğer ve sevgimiz gerçek olsaydı, bu yaptıklarımızı yapar mıydık bu şehre? İnsan sevdiğini korumaz, üzerine titremez, bakıp gözetmez mi? Demek ki biz İstanbullular, İstanbul’u gerçekten sevmiyoruz. Veya bizler, sevmek nedir bilmiyoruz.”
|