|
Kitapta yer alan öykülerin çoğu telefon ve elektriğin lüks sayıldığı, evlerde gaz ve idare lambalarının yakıldığı, günlük gazetelerin kara trenlerle 1-2 gün sonra geldiği, herkese "Aşkım" denilmediği, ancak bir dirhem etin bin ayıp örttüğüne inanıldığı ve diğer taraftan… ilkokul öğrencilerine kütüphane ve Yunan klasiklerinin tanıtılıp sevdirildiği, Cumhuriyet öğretmenlerinin bulunduğu 1950’lerin küçük bir Anadolu kentinde geçmektedir.
Öykülerin kahramanları, yazarın çocukluk ve gençlik yıllarının geçtiği Uşak’ta yaşamış gerçek kişilerdir.
Aradan çok yıllar geçmiş, ancak bu kahramanlar yazarın zihninde hep canlı kalmışlardır.
|