|
Seninle Kaybolan Gençliğim
Şöhret Taner Günsel
Cinius Yayınları / Şiir
|
Değerli okur ve sevenlerim, bu eserimi ilgiyle ve beğeniyle okumuş olabileceğinizi ümit ediyor, bundan sonra yeni eserlerle karşınıza gelmek istiyorum. Önce kendime, aileme, ülkeme; sevenlerime ve sevmeyenlerime; vatanıma, milletime hayırlı bir insan olarak, üzerime düşen görevlerimi yerine getirmek, sizlerle yumruk yumruğa, gönül gönüle tek bir el, tek bir yürek olmak istiyorum. Ben yiğitler diyarı şanlı Dersim'in serin ve aydınlık sularından geliyorum ve Türkiyemi, halkımı çok seviyorum. Bu arada geçtiğimiz aylarda kaybettiğimiz değerli ağabeyimiz, üstadımız, hemşerimiz ve yüreklerdeki sevgilimiz; saygıdeğer yüce insan kıymetli Yusuf Hayaloğlu'nun tüm dost, ahbap, akraba ve yakınlarına ve de tüm sevenlerine sabırlar diliyor, hepimizin başı sağ olsun diyorum. Bir başka kitapta yeniden görüşünceye dek hoşça kalın diyorum. Ben hiçbir zaman söylemedim ama sizin sevgiyi dillerinizden hiç düşürmemenizi istiyorum. Mutluluk kaçırılmış bir tren değildir ve zararın neresinden dönerseniz kârdır İşin başında hata yapmayın ki, işin sonu çabuk gelsin. Her şey gönlünüzce olsun, sevgilerimle... Şöhret Taner Günsel.
| |
Etiket 28,00 TL | %5 indirim 1,40 TL | Cinius Kitap'ta 26,60 TL
|
Sayfa: 400
Hamur: 2. hamur
ISBN: 978-605-5618-05-6
Boyut: 13,5x19,5cm
Baskı Tarihi: Eylül 2009
Özgün Dili: Türkçe
|
Yazar Hakkında 26 Haziran 1982 doğumlu kadın şair ve ressam.
Manisa'nın Salihli ilçesinde dört çocuklu bir ilkokul öğretmeninin en büyük çocukları olarak dünyaya geldi. İlk ve orta öğretimini Uşak'ta, lise eğitimini Manisa'da aldı. 1995 yılında Manisa Salihli Sağlık Meslek Lisesine başladı. ... Yazar Hakkynda 26 Haziran 1982 doğumlu kadın şair ve ressam.
Manisa'nın Salihli ilçesinde dört çocuklu bir ilkokul öğretmeninin en büyük çocukları olarak dünyaya geldi. İlk ve orta öğretimini Uşak'ta, lise eğitimini Manisa'da aldı. 1995 yılında Manisa Salihli Sağlık Meslek Lisesine başladı. ... Kitabın İçinden DİYEMEDİM 03.1996
Aç da gezdim, açıkta da. Susuz da kaldım, dermansız da. Bir ekmek parası diyemedim.
Yersiz de kaldım, yurtsuz da. Uykusuz da kaldım, halsiz de. Başımı sokacak, mutlu bir çatı diyemedim.
Kan revan içinde kaldım çalışmaktan. Onsuz da kaldım, donsuz da. Taktir alacak bir not, diyemedim.
Herkesi saydım, sevdim. Dostlarımdan darbeler yedim. Beni seven, bir Allahın kulu var mı? Diyemedim.
Bir yar sevdim, gül gibi. Yaktı beni kül gibi. Yar, sen de sev, Diyemedim.
Aşk, beni harcadı, bitirdi. Ölümü, kapıma getirdi.
Yandı, yüreğim, içim sızladı da O vefasız yare, Seni seviyorum, Diyemedim.
BİR GÖZ
Bir göz gördüm, yeşil. Denizin içine sinmiş. Bir göz gördüm, mavi. Bulutların arasına sinmiş. Bir göz gördüm, ela. Kalbimin içine sinmiş.
OKULDAKİ AŞKLAR 03.1996
Okuldaki aşklar, bir rüya gibi başlar. En son hatırası, gözlerdeki yaşlar. Önce, köşe bucak birbirimizle bakışmıştık. Sonra teneffüslerde dolaşmış, doğrusu pek de yakışmıştık. Unutamam, hatırladığım an. Aylar, yıllar geçti hatırladığım zaman.
İlk defa elimi tuttuğun günü Bir de, başkasıyla gördüğüm günü Nasıl unuturum, kalbime yazdım. Bana veda edip gittiğin günü.
Okuldaki aşklar, masal gibi başlar. En son hatırası gözlerdeki yaşlar.
SEVGİLİM ÖLÜ ASKER
Sevgilim, ölü Asker, Çünkü; duymaz beni. Bilmez, görmez beni.
Alıp da kollarına, sarmaz beni. Gülmez yüzüme, sevmez beni Hiç sevmedi, sevmeyecek belki. Onun kolları, yüreği yok çünkü.
Sevgilim, ölü Asker Çünkü, hep horladı beni. Horladığı için, bir kurşuna hedef gitti. Sonunda, aynı dert kendi başına da geldi. İşte; bu kahraman, yürekli, aşk Askeri, Kederinden ölüp gitti.
İSYANKARIM BEN BU AŞKA 03.1996
Hani, şifreli bir madalyonumuz vardı ya sevgilim. Bir tarafta; sevgi, aşk, mutluluk vardı. Diğer tarafında, karşılıksız sevda ve keder vardı. Bir madalyon sende ve bir madalyon bende.
Hani bir gün, pastanede burun buruna verip, gülüşmüştük. İkinci yüz asla olmaz, biz birbirimize aşığız demiştik. Hatırlıyor musun, o küçük ilçede ne güzel gezmiştik. Niçin döneklik ettin? İsyankarım, ben bu aşka.
Seninle ilk defa, okul sırasında tanışmıştık. Aynı sırada oturmuş, ekmeğimizi paylaşmıştık. Bahçede ip atlamış, 10'lar almış, kopyalar çekmiştik. Niçin döneklik ettin? İsyankarım, ben bu aşka.
Aradan aylar geçmiş, birbirimize iyice bağlanmıştık. Sonra el ele tutuşmuş, aşkımızı anlatmıştık. Kantindeki masum bir öpücükle, coşku tohumları saçmıştık. Niçin döneklik ettin? İsyankarım, ben bu aşka.
Seni o kadar çok sevmiştim ki, gönlüm kaldı har. Sana bakan gözlerim, oldu kör. Vay aslanım, delikanlı yetişmiş de, beni gördü hor. Niçin terk ettin? İsyankarım, ben bu aşka.
O ŞARKIYI DİNLERKEN
O şarkıyı dinlerken, Bir duygu sarar beni, derinden ve içten.
Memleketim gelir aklıma. O şimdi bugün, kar ve kış altında.
Ben şimdi, orda yaşamasam da. O şarkıyı dinlerken, Memleketim gelir aklıma.
O şarkıyı dinlerken, Bir duygu sarar beni, derinden ve içten.
Sevgilim gelir aklıma. O şimdi bugün kim bilir kiminle ve hangi okulda. Ben şimdi, onunla olamasam da. O şarkıyı dinlerken, Sevgilim gelir aklıma.
O şarkıyı dinlerken, Bir duygu sarar beni, derinden ve içten. Mazim gelir aklıma
Nasıl da gözyaşları dökmüştüm, sevgilimin ardına. Aslında, beni hiç sevmediğini anladığımda, Pişman oldum ama, O şarkıyı dinlerken, Mazim gelir işte aklıma.
AĞLAMA GÖNÜL 02.1996
Belki, hiç sevilmedi, Bu yüz, kaş, göz, beden. Belki, hiç bilinmedi, Bu deha, marifet, zeka, beden. Ağlama gönül, Sevilmesen de, İKRAR sendedir.
Belki, güzel görülmedi, Yüzün, dehan, benliğin, beğenilmedi, istenmedi. Ağlama gönül, Sevilmesen de, İKRAR sendedir.
Belki, horlanıp, aşağılandı. Bazen, köşe bucak kara lekelerle suçlandı. Yar, bana zehirli kamçı, hançer sapladı. Ağlama gönül. Sevilmesen de, İKRAR sendedir.
KIRGINIM 03.1996
Kırgınım; dünyaya, doğaya, çevreye. Kırgınım; insanlara, hocalara, okuluma. Kırgınım; dostlarıma, kendime, bahtıma. Kırgınım canlar, kırgınım herkeslere.
Her zaman, başkaları gülsün istedim. Kendim rezil olsam da, dostlarımı eğlendirdim. Belki sevdim, ama sevilmedim. Kırgınım canlar, kırgınım herkeslere.
Niçin benim umutlarımı körelttiler? Bilmiyorum, benden ne istediler. Neden beni ezip, küçümsediler. Kırgınım canlar, kırgınım herkeslere.
Mutluluğu, yakalayamadım. Kederdi kalbimle, çevreme coşku saçamadım. Niye herkes bana işkenceler etti, anlayamadım. Kırgınım canlar, kırgınım herkeslere.
Dost ihanetine uğradım. Yalnız, bir köşede bırakıldım. Alçak gönüllü olduğum için, tekmelerle karşılandım. Kırgınım canlar, kırgınım herkeslere.
Sevgi bile harammış meğer bana. Bir sevgilim bile yok. Yalnız kalmak, ne kötü dünyada. Kırgınım canlar, kırgınım herkeslere.
İşte bu yüzden, güvenmem kimselere. Dünyam, kendi içimdedir. Sevmem bu düzeni. Kırgınım canlar, kırgınım herkeslere.
Gözümde gözlükle, Bir at gibi yaşadım senelerce. Hırpalanan şu yüreğimle. Kırgınım canlar, kırgınım herkeslere.
MANİ
Gülü güldür, sanma. Gül dikendir, aldanma. Herkesin bir sevdiği vardır. Yok diyene kanma.
SORMA
Bana, Kimdir bu güzel? diye sorma Çünkü, kim olduğunu ben de bilmiyorum.
Bana, Neden, o bu kadar yakışıklı? diye sorma. Çünkü, bu sırrı ben de çözemiyorum.
Bana, Niçin onu seviyorsun? diye sorma Çünkü, gerçekten bunu ben de anlamıyorum.
BABACIĞIM 14.01.1996
Dünyanın en iyi insanı, Şefkatli, alçak gönüllü, demokrat, güler yüzlü hocası. Kara yazılarla, çilelerle dolmuş hayatın. Babaların en tatlısı, en anlayışlısı sensin babacıcığım.
Ne ablada gözüm, ne kardeşte, Ne anada var gözüm, ne abide. Bana bir kerecik olsun gül de, kucaklayayım seni babacığım.
Seni o kadar çok seviyorum ki, Dünyaları önüme serseler, satın alınmaz bu sevgi. Seni o kadar çok seviyorum ki, Yanına binlerce güneş dökseler, sönmez bu sevgi. Gel okşa başımı da, kucaklayayım seni babacığım.
Şu dünyada en çok sevdiğim insansın. Bize doğru düşüncelerin tohumunu saçan ağaçsın. Karakteristik özelliklerinle, Herkesin kıskandığı, altın kalpli bir parçasın. Ne olur beni yanına çağır da, kucaklayayım seni babacığım.
Belki sen, küçüklüğümden beri benim yola geleceğime inanmadın. "Ben yarının büyüklerinden olacağım" sözüme kahkaha attın. Şu anda birçok insanın, Benim ve böyle bir evlat babası olarak senin yerinde olmak istediğini, Biliyor musun babacığım.
Belki sen, evlatlarının içinde en çok bana yüklendin. Bilmem, belki de en çok beni sevip taktir ettin. Veya, hepimizi eşit kefede gördün. Bugüne kadar birçok kusur ettim, özür dilerim. Ne olursun beni affet de, kucaklayayım seni babacığım.
|
|
|
|