Bir gün sadece hekimlere sunulan stand up gösterisini izlerken, bize hekimlerde çok ilginç anılar olduğunu ama bunların yazılı olarak bulunmadığını söyleyen sanatçının sözleri fitili ateşledi. Daha gösteriden çıkmadan bu kitap fikri kafamda olgunlaşmaya başladı. Gerçekten bizler bir araya gelince, ortamda uygun ise, bu tip anılarımızı anlatır, bazen güler bazen de şaşırırız. Meslekte malzeme oldukça boldur. Tabii ki olaylara bakmasını bilene. Birlikte çalıştığım Dr. Alaattin Kaçar'a bu düşüncemden bahsedince, oturup olayları anımsamaya başladık, notlar aldık. Diğer meslektaşlarımızdan duyduğumuz anıları derlemeye başladık. Türkçe imla kurallarını öğrenmeye başladık. Bu arada hekimlik mesleğini de uygulamaya devam ediyoruz. Yani vakit sorunumuz ileri boyutta, buna rağmen gene de umduğumuzdan kısa sürede bir kitap hazırladık. Bu kitap birilerini kızdırabilir de ama bütün olaylar gerçektir ve bire bir yaşananlardan derlenmiştir. Meslektaşlarımızın büyük bir bölümü projemize destek oldu ve katkılarda bulundu. Buradan hepsine saygı ve sevgilerimi sunuyorum. Biz kitabı hazırlarken çok eğlendik ve geçmişimizi anımsadık, oralardaki dostları sevgi ile andık. Hepsine kucak dolusu selam olsun. Bu tip anı kitaplarının daha çok yayınlanması dileği ile kitabımızı çıkartıyoruz. Çok sevileceğini umuyoruz. Dr. Özcan Yılmaz
Sayfa: 74 Hamur: 2. hamur ISBN: 978-605-4034-88-8 Boyut: 12x19,5cm Baskı Tarihi: Kasım 2008 Özgün Dili: Türkçe
Yazar Hakkında Neşter ile kalemimin ucunu sivrilttim. Taradım, çizdim, yazdım. İlk ameliyatımdaki heyecanı bu kitapta da duydum. İlk ameliyatı yaptığım kişilerin hoşgörü ve sabrını sizlerin de göstereceğini umarım. İlkler olmadan sonrası gelmiyor. Toplum üzerinde tahribatım fazla olmazsa diğer hobilerim ile ilgili...
Yazar Hakkynda Neşter ile kalemimin ucunu sivrilttim. Taradım, çizdim, yazdım. İlk ameliyatımdaki heyecanı bu kitapta da duydum. İlk ameliyatı yaptığım kişilerin hoşgörü ve sabrını sizlerin de göstereceğini umarım. İlkler olmadan sonrası gelmiyor. Toplum üzerinde tahribatım fazla olmazsa diğer hobilerim ile ilgili...
Hayatında ilk tanık olduğu doğumda, ameliyathanedeki müziğin pik yaptığı kısım ile bebeğin sesi mükemmel bir uyumla odayı doldurmuştu. Ürperdi. Yaşam şarkısıydı bu. Gerçi parça arabeskti ama olsun. Gözleri dolu dolu oldu. Daha önceden böyle güçlü bir mizahla karşılaşmamıştı. Yıllar içinde şunu gördü: yurdunun güzel ve saf insanlarında derin bir mizah zenginliği vardı. 'Sizi bize tasfiye ettiler', 'Yüreğimize su fışkırttınız', 'Ücreti size mi telesekretere mi vereceğiz' diyen halkıyla bütünleşti. Çok sevdi onları. Mükemmel espriler yapıp bunun farkına bile varmadan çekip gidiyorlardı. Doktorlarının gülme kaslarına söz geçiremeyişi, gülmemek için patlıcan gibi mosmor kesilişi onları hiç ilgilendirmiyordu. Cem Yılmaz gibi bilet alın da demiyorlardı. Yıllar ilerledikçe arkadaşları gevrek gevrek gülmenin yetmeyeceğini, bunları gevrek gevrek yazmak gerektiğini söylediler. Aklına yattı. Zaten büyüyünce yazar olmayı düşünüyordu. Azimle çalışmaya başladı. Uykusu gelmese, hastaneden çağırmasalar veya maymun iştahıyla her şeye yetişmeye çalışmasaydı daha kısa zamanda tamamlayabilirdi. Her hikayede üniversite yıllarına geri gidiyor, karikatürist arkadaşlarından Seyfi, Ayhan, Davut, Serdar'ın buna yaptığı eziyetler aklına geliyordu. Çay getirmek değildi de en çok zoruna giden şey, taramalardan kaçının demeleriydi. Şimdi inadına tarıyor, taradıkça tarayası geliyor. Onların yüzünden huzurlu ve sade bir çizgiye kavuşamadı.