20.09.2024
Cinius Yayınları

Biz Kimiz? | SSS | Yazar Girişi | Cağaloğlu: (212) 528 3314 | Kadıköy: (216) 550 5078 | Ankara: (312) 439 7487 | İletişim | English ..

Cinius Yayınları > Katalog> Kitap Ayrıntı

Tüm Yayınlar
Çağdaş Türk Yazarları
Şiir Kitapları
Anı
Araştırma İnceleme
Tarih Bilim Felsefe
Ekonomi
Sağlık
Kişisel Gelişim
Sözlük
Yemek Kitapları
Deneme
Gezi Kitapları
Mizah ve Eğlence
Din ve Teoloji
Eğitim / Dil



Ustura Kemal İşgal İstanbsul'unda İsimsiz Kahramanlar
İşgal İstanbsul'unda İsimsiz Kahramanlar
Haldun Sevel
Cinius Yayınları / Çağdaş Türk Yazarları

Ustura Kemal resimli romanı 1972 yılında Gün Gazetesi'nde tefrika edilmeye başlandı. Kısa zamanda en beğenilen resimli romanlardan biri oldu. Taklitleri yapıldı.
Ustura Kemal yurt dışında Almanya, Avustralya ve Libya'da yayınlandı.
Aralıksız 28 yıl boyunca her gün okurlarıyla buluştu. Bir çizgi roman klasiği haline geldi.
Ustura Kemal ismi babayiğitliğin simgesi haline geldi.
1996 yılında dizi filmi yapıldı.
Çizgi Roman'da kullanılan fonların hepsi eski İstanbul fotoğraflarından alınarak resimlendi.
Resimlerin tamamı sulu boya tekniği ile hazırlandı.
Bu zor ve sabır isteyen teknikle yapılmış yegane resimli roman Ustura Kemal'dir.


Etiket 42,00 TL | %5 indirim 2,10 TL | Cinius Kitap'ta 39,90 TL



Sayfa: 300
Hamur: 1. hamur
ISBN: 978-605-4177-32-5
Boyut: 20x28 cm
Baskı Tarihi: Mart 2009
Özgün Dili: Türkçe


Kitabın İçinden
Önsöz
Ara sokakların tarihi... Çünkü tarihin yazılımı, anlatımı, hemen hemen her zaman, iktidardakilere, kazananlara, ve güçlülere göre şekillenmiş yazılmış ve anlatılmıştır... Ustura
kemal'deki 'ara sokakların tarihi' güçlülerin değil güçsüzlerin, aydın geçinen işbirlikcilerin değil, isimsiz, sıradan temiz ve saf vatan evlatlarının tarihi anlatımıdır. Ustura Kemal'i
yazıp çizmeye başladığım 1972 den bu yana, resimli romanımın sayfalarında romanın tabanı hep bu olmuştur. Ara sokakların tarihi... Böylece Ustura Kemal bu yarı belgesel niteliğini hiç kaybetmeden,aralıksız 30 yıl yayımlandı.
Mutlakiyet devrinin ara sokaklarında başladı ustura kemal... Yedi-sekiz Hasan paşa'yı, azılı Fehim paşa'yı, cinayet reisi Hilmi beyi ve o devrin ünlü kabadayılarını, Semai Kahveleri'ni, Ol Dilberi Rana'yı, Bıçakcı Petrakiyi, Matlı Mustafayı, Çerkez Arif Beyi, Aynalı meyhaneyi, Direkler Arasını ve cinayeti-müthişe'leri on yıl boyunca araştırdım, yazdım, çizdim, resimledim...
İkinci on yılda Meşrutiyet devrini ve İttihat ve Terakki'yi, Kırmızı Konak entrikalarını anlattım, resimledim. Resneli Niyazi beyi, Ferik Şemsi Paşayı Manastır telgrafhanesinde kurşunlayan Atıf Kamçıl'ı, 31 Mart vaka'sını, Mahmut Şevket paşa suikasti'ni, Babı-ali baskınını, Yakup Cemil'i Enver paşayı, Sapancalı Hakkı beyi, İttihat ve Terakki kongrelerini, Balkan savaşının yaralarını, Binbaşı Yakup Cemil'in idamına kadar pek çok olayı, Ustura Kemal'in gözünden ve yine on yıl boyunca resimli roman haline getirerek anlattım.
Derken harbi umumi kaybedildi... ve o nalet 13 kasım 1918 günü gelip çattı... ve vatanını seven tüm onurlu insanlar kahroldu... daha dört yıl önce Çanakkale'de hezimete uğrayan, muhteşem zırhlıları birer ikişer batan ve ağır bir mağlubiyete uğrayan düşman donanması, aynı Çanakkale'den, onları orada durdurmak uğruna canını veren 250 bin şehidimizin önünden geçerek, geldi ve hiç utanmadan İstanbulu işgal etti.
İstanbul'un işgalinin çok kötü bir başka yanı daha vardı... istiklal mücadelesine azmeden Ankara'daki düzenli ordumuzunun silahsız ve mühimmatsız kalması demekti...
çünkü Harbi-Umumi süresince hemen bütün cephanelikler o tarihte başkent olan İstanbul'da toplanmıştı... yaklaşık bir hesapla bir milyon ton cıvarında silah, cephane ve mühimmat
işgal altındaki İstanbul'daydı ve düşman işgali altında kalmıştı.
O günlerde İstanbul'daki işgal kuvvetleri komutanı olan General Harrington şöyle söylüyordu. ''Mustafa Kemal eğer 80 bin askerle 80 bin tüfeği bir araya getirebilirse, o zaman bizi denize dökmez, denizde boğar, İstanbul cephaneliklerdeki tüm silahları, topları, top kundaklarını hurda fiatına satın, bunlar kemalist ordunun eline geçerse mahfoluruz''
Özellikle ingiliz istihbaratı kuş uçurtmuyordu, bütün cephaneliklere nöbetciler dikilmiş, istanbul boğazına giriş çıkışlar çok sıkı kontrol altına alınmıştı. Kuvvayı milliyedir diye yakalananlar ise bekirağa zindanlarına atılıyor, Nemrut Mustafa paşa Divanı harbi kararıyla idam ediliyorlardı...
İşte bu kapkaranlık şartlar içinde bir avuç subay ve sivil vatansever,hemde düşmanın gözü önünde, ölümü göze alarak, hayatlarını hiçe sayarak, 30 bin ton'dan fazla silah, cephane ve mühimmadı imkansız ötesi zorluklarla, düşmanın gözü önünde İstanbul'dan İnebolu'ya kaçırmayı başardı... Özellikle koskoca topların ve sonrada top kundaklarının kaçırılması İstanbul'daki Türk subaylarının zekası ve cesaretiyle gerçekleşti ve deniz yoluyla binbir tehlike içerisinde İnebolu'ya ulaştı... ve oradan da bacıların, gelinlerin hatta ninelerin omuzlarında Ankara'daki Şanlı Ordumuza ulaştırdı.
İşte elinizdeki bu belgesel resimli roman, bu imkansız olayı,işgal altındaki İstanbul'un Kurtuluş Savaşımıza yardımlarını, tüm ayrıntılarıyla ve hemen hemen tüm kahramanlarıyla ve gün gün saat saat cereyan eden ve malesef bütünüyle anlaşılmamış, araştırılmamış, hemen hemen tüm olaylarını, gerçek isimsiz kahramanlarıyla, ve bir resimli roman kahramanı ile süsleyerek, tüm ayrıntılarıyla anlatmaktadır.
Tabiki bu uğurda canını veren, ölümü hiçe sayan erkek kadın çoçuk, pekçok isimsiz kahramanların hepsini yazıp resimliyebilmiş değilim, bu yok edilmiş, göz ardı edilmiş destan öyle bir mubarek bir destandır ki, bir değil, pek çok kitaba sığmaz, onu tarihin tozlu raflarına atarak unutulmaya terkedenler utansın.



Tel: (212) 528 3314 | (532) 741 4148 | (216) 550 5078


© 2006-2012

Facebook Sayfamıza Üye Olmak İçin Tıklayın