|
Sürükleyici ve sıradışı bir üslupla yazılmış, okuyucunun durup durup üzerinde düşüneceği psikolojik tahlillerle ve yöresel hikâyelerle bezenmiş bir arayış ve sorgulayış romanı.
"Ey Defne, Firdevs yurduna adını veren ve yüreğimin ağrısına denk aşkı büyüyen güzel kadın; dinleme ne olursun; yaşlı ve yorgun bedenime derin acılar yaşatan bu uslanmaz ruhumu… Sakın dinleme… Bu ruh değil mi ki; devinim sınırını tanımadan bir bedeni zamanlı zamansız yolculuklara zorlayan ve köhne dalgalar kopartan ta yürekten, geçmişin ırak olduğu bir ömür uzak limanlara? Aman dinleme sakın... Aynı ruh değil mi ki; sinsi bekleyişe duran zemheri zamanın bir anında, tarumar bir ihtiyarı, taze bir bahar aşkının eşiğine düşüren?"
Elli yedi gün sonra “Medeniyetler Buluşması” projesine ev sahipliği yapacak olan tarihi Antakya kenti, genç psikiyatr Selim’in saplantılı aşkıyla, yaşlı Fabien’in yaşama bağlanış çırpınışlarını bir kadında buluşturuyor.
"Keşke zerre kadar vicdan azabı çekmeden sapkın düşüncelerimi yaşayabilseydim yahut başka kadınları zerre kadar düşünmeden tek bir kadına bağlı kalabilseydim. Keşke içimde zerre kadar kötülük barındırmayan iyi bir insan ya da zerre kadar iyilik barındırmayan kötü bir insan olabilseydim."
|