19.09.2024
Cinius Yayınları

Biz Kimiz? | SSS | Yazar Girişi | Cağaloğlu: (212) 528 3314 | Kadıköy: (216) 550 5078 | Ankara: (312) 439 7487 | İletişim | English ..

Cinius Yayınları > Katalog> Kitap Ayrıntı

Tüm Yayınlar
Çağdaş Türk Yazarları
Şiir Kitapları
Anı
Araştırma İnceleme
Tarih Bilim Felsefe
Ekonomi
Sağlık
Kişisel Gelişim
Sözlük
Yemek Kitapları
Deneme
Gezi Kitapları
Mizah ve Eğlence
Din ve Teoloji
Eğitim / Dil



Sonsuz Gençlik Tröstü
Büyük Patlamadan Bir Kuantum Saniye Önce
Bülent Özden
Cinius Yayınları / Çağdaş Türk Yazarları

İnsanlığı teknolojinin sınırsız nimetlerine kavuşturacak yoldaki en önemli bilimsel araştırmalar, şüphesiz, Kuantum mekaniğiyle ilgili, maddenin en küçük yapısını açıklamaya dönük olanlardır.
Küçüğün de en küçüğü olan bu dünyanın sırları, bize sonsuz uzayın keşfini sağlamakla kalmayıp, yüksek bir bilinç düzeyi, sınırsız bir hayat ve her şeyden önemlisi, kesintisiz barış getirecek.
Kuantum dünyasının büyüsüne kapılanlar kendilerini tanımak ve anlamak adına enerji kazandıklarını hissedeceklerdir.
Bize Kuantum dünyasını tanıtan bilim adamlarına sonsuz teşekkürler.
Onları çok seviyoruz.


Etiket 8,00 TL | %5 indirim 0,40 TL | Cinius Kitap'ta 7,60 TL



Sayfa: 204
Hamur: 2. hamur
ISBN: 9944-124-06-3
Boyut: 12x19,5cm
Baskı Tarihi: Aralık 2006
Özgün Dili: Türkçe


Basından
Radikal Kitap Eki, (5 Ocak, 2007)
Bahar Güler

Yıl 2130... Işınlanma teknolojisinin, yerçekimine karşı koyan jeneratörlerin, kara deliklerin dahi içinden geçebilen ve ışığm milyon katı hızlara ulaşan uzay müeri
fibi süper teknolojilerin kullanıldığı olonilerde, insan hâlâ diğer canlılardan çok üstün olduğu söylemini savunarak yaşamaya devam ediyorda Üstelik artık ömrü sonsuza dek uzatmanın formülünü de bulmuşta
Sonsuz Gençlik Trtûj yazan Bülent Ozden'in de dediği gibi sadece bir kurgudan ibaret olmayan, geleceğin sosyal düzeninin en temel unsurlarmdan birini oluşturaıı öngörü. Ka5mağmı günümüzün gitgide devleşen Özel Sağlık Sigortası şirkederinden alan tröst, devletin ve tüm dir kurumların üzerinde bir yaptırım gücüne sahip. Insanlann ömrünü sonsuza dek uzatabileceği iddiası ve tabii İd canlılann teknolojinin sınırsız nimederine kavuşunca gün gelip de kaderine boyun eğip bu kusursuz yaşamı terk etmek istememeleri 'Sonsuz Gençlik Tröstü'nü hem kural koyucu güç odaklanndan en önemlisi hem de dünyada söz sahibi olan tek kuruluş haline getiriyor. Kişilerin vücut içine monte edilmiş sistem vasıtası ile, nanorobodar her hastahğm uzmanlarca hazırlanmış teşhis ve önleme programlan uyarmca vücudu izliyor ve meydana gelen en küçük anormalliğin
akabinde her türlü problem oluşumu engellenebiliyordu- Bu şekilde bir çalışma prensibine sahip tröst, beş yılda bir uygulanan; terapiler sayesinde de, vücudun tedavinin ' uygulandığı andaki durumunu muhafaza etmesini sağlayarak nüfusun yaş ortalamasmı İSO'lara kadar çekebiliyor. Daha bunun gibi pek çok süper teknolojinin çalışma prensipleriyle de yer aldığı bilimkurgu Mtaplarmdan olan Sonsuz Gençlik Tröstü'nün kahramanlanndan Ali, tröstün bünyesinde sonsuz gençliğin yan etkilerini incdeyen
destele birimi uzmanlanndan ve onun nimeUerinden yararlananlardan.
100 küsur yaşlanndaki genç adam', geleceğin seyahat acenteleri tarafmdan büyük titizlikle hazırlanan bir simülasyon sırasında kendisi gibi tröst müşterilerinden olan Gülle tanışır. Ebeveynlerini jüzyıl önce kaybetmiş olan AU, oluşan sevgi açlığını Gül ve onun gibi daha pek çok kişiyle girdiği ilişkiler sayesinde kapatma) çalışır. Birbirleriyle süreldi rekabet halinde olan amıe-kız ., Esma ve Dilara da Ali'nin hayatına girmekte ' gecikmeyecektir. Diğer yandan ise Bilge, bulduğu arkadaş yardımıyla insan soyunun kaderine hükmetmesine yarayan araçlar kullanarak tannsal bir yaratığa dönüşmesinin planlarım yapıyor. Bülent Özden Sonsuz Gençlik Tröstü'yie okuyucuya ilginç bir bilimkurgu kitabı sunuyor.


BÜLENT ÖZDEN İLE SÖYLEŞİ:

(Sayım Çınar, SiyahKahve.com)

Bülent Özden’in yeni kitabı, Sonsuz Gençlik Tröstü hem uzayda hem de Türkiye’de geçiyor. Sonsuz Gençlik Tröstü, kitapta kurgulanan geleceğin sosyal düzeninin en temel unsurlarından biri. Gücünü de insan hayatını sonsuza dek uzatabilmek gibi çok önemli bir hizmeti sunma konusundaki monopol pozisyonundan alıyor. Sağlık hizmetleri konusunda elit sayılan tüm dünya şirketlerinin birleşmesi ile kurulmuş dev bir tröst. Tröst sadece bir kurgu değil, aynı zamanda bir öngörü de. Bülent Özden, kitabıyla ilgili ilginç şeyler söylüyor; “Kısa bir zaman içinde ABD’de uçaklarda başlayıp tüm dünyaya yayılan, neredeyse sokakları da kapsama alanı içine alan sigara içme yasağının arkasındaki gücü araştırırken Özel sağlık sigortası şirketlerinin poliçe maliyetlerini yükselten risk etkenleri hesabının yarattığı lobinin gücünü fark ettim. Tröstün ataları bugünün Özel Sağlık Sigortası şirketleridir.”

S.Ç. Bilimkurgu romanları, popüler roman okurlarına biraz uzak geliyor ama siz öyle bir bilimkurgu romanı yazmışsınız ki, bu kitabı okumak gerektiğine inanıyorum. İstanbul'dan uzayın derinliklere nasıl bir yolculuk yaptınız? Uzaylı kadınlarla, dünyalı kadınlar arasında farklılıklar var mı?

Bülent Özden Bilimkurgu dünyada çok fazla okunan bir roman türüdür, kendini ifade açısından sınırsız olanaklar sunar, bu da yazarken delicesine özgür olmak demektir. Geleceğin dünyasında bugünü yaşar ve yazarsınız, çıkan sonuç isteklerin, duyguların ve tahminlerin bir yansımasıdır. Bilimkurgu romanları bilimsel gelişmelere ilgi duyan ve bunlardan geleceğe dönük bir yaşam felsefesi üretmeye çabalayan toplumlarda daha fazla talep görmektedir, bunun en büyük nedeni o toplumun geleceğine duyduğu özgüvenle ilgilidir. Ülkemizde ne yazık ki bu özgüven oldukça törpülenmektedir, planlarımız ve özlemlerimiz gittikçe daha fazla geçmişten referans alır bir hale gelmiştir. Benim yazdığım roman ise evrensel bir sahicilik üzerine geleceğin İstanbul’unu kurgulayarak başlamaktadır, yaşanan duygular ve tasvirler güncel sosyolojik baskıların çözüldüğü andaki durumu ifade etmektedir.Uzayın derinliklerine yaptığımız yolculuğa gelince;ışığın milyon katı hızlarla seyahat ettiğimiz halde kolay ve eğlenceli bir yolculuk oldu bu teknolojiler üzerine kafa yoran bilim adamlarına şimdiden teşekkür ediyorum.Uzaylı kadınlar dünyalı kadınlara oranla kadınlıklarını çok daha fazla ve özgürce yaşayabiliyorlar çünkü çocuk doğurmaları hususunda bir yasakla karşı karşıya değiller sonsuz uzay yaşam alanı olarak buna uygun, fakat dünyadaki kadınlar, dünya çok küçük olduğu için dünyayı aşırı nüfus nedeniyle yaşanamaz bir hale getirmemek uğruna böyle bir yasakla karşı karşıyalar.


S.Ç. Gelecekte insan hayatı uzayacak mı? Sonsuz Gençlik Tröstü'nü tanımlar mısınız?

B.Ö.İnsan hayatı zaten uzamaktadır; eski mısırda ortalama ömür beklentisinin 40 olduğunu düşünecek olursak, günümüze kadar iki mislinden fazla uzamıştır ve uzamaya da devam edecektir. Bilhassa penisilinin keşfinden sonra ortalama ömür beklentisinde büyük bir sıçrama olmuştur. Moleküler Biyoloji ve Kuantum fiziği insan ömrünü sonsuza kadar uzatma konusunda kilit rol oynayacak bilim dallarıdır. Sonsuz Gençlik Tröstü tüm dünyadaki sağlık hizmetleri konusunda elit kuruluşların bir çatı altında organize olmuş ve terapi uyguladığı kişilerin o anki fiziksel durumlarını muhafaza ederek ömürlerini sonsuza kadar uzatmak gibi bir hizmeti vermek hususunda monopol pozisyonu olan dev bir kuruluştur. Tröstün ataları günümüzün özel sağlık sigortalarıdır.

S.Ç. Kitap 2130 yılında geçiyor. 2130 yılında Türkiye'yi neler bekliyor? İleride uzaya yolculuklar daha mı kolay olacak?

B.Ö. Geçmişten referans alma oranını arttırarak yolumuza devam edersek sürüm sürüm sürüneceğiz, yüzümüzü geleceğe dönersek barış, refah ve güvenlik içinde yaşayacağız. Uzaya yolculuklar şimdiden kolaylaştı, NASA’nın 500 milyon dolara yaptığı bir uzay uçuşunu 1 milyon dolar maliyetle gerçekleştiren özel kuruluşlar var.

S.Ç. Bilim adamları insan ömrünün uzaması için neler yapıyorlar? Siz romanınızda nasıl bir teknik kurguladınız?



B.Ö. Çok geniş bir alanda araştırmalar yapıyorlar. Bunlardan en ilginç olanları tabi ki kuantum fiziği ve moleküler biyoloji alanlarında olanlardır. Ben tröstün kullandığı hücre yenileme sistemlerinin sürekli aynı hızda çalışmasını sağlayan genetik müdahaleler ve vücudu sürekli izleyen, anomalileri tespit edip vücuda önceden yerleştirilen nano-robotları sevk edip imha eden bir sistem kullandım. Bilgenin geliştirdiği ise evrensel düşünsel güç motorunu kullanıp, düşünsel güç verileri önceden kayda alınmış vücudu hafıza kayıtlarını bozmadan moleküler bazda tarayıp yenileyerek istendiği yaştaki şekline getirmek şeklinde…

S.Ç. Kahramanlarımız Ali, Dilara, Bilge (Yakup), Esma ve Gül… Gerçek hayattan birileri gibi. Kahramanlarınızın en temel özellikleri neler ?

B.Ö. Onlar, ben ve bir şekilde izleyip ilişki kurduğum insanların kurgulanmış karışımıdır, düşüncelerimde hayat buluyor satırlarımda yaşıyorlar. En temel özellikleri hakiki olmak istedikleri gibi olmaları veya olmaya çalışmalarıdır.

S.Ç. Geleceğin dünyasını ileri teknoloji içinde değerlendiren bir roman yazmak çok zor değil mi? Sizin romanınız uzay konusunda bize bilgi de veriyor.

B.Ö. Yazdığım romanla arkadaş oluyorum, bazen sinirime dokunuyor, bazen çok beğeniyorum onunla yaşayıp hayata tutunuyorum, küstüğümüz de oluyor birkaç ay hiç ismini bile duymak istemiyorum, hatta ihanet edip başka bir romana başlıyorum, ilerleyemediğim zamanlar mideme kramplar giriyor alıyorum hepsini yakıyorum sonra tekrar başlıyorum ama yazmayı seviyorum ve bilgi içeren kısımları da dahil zevkle ilgilendiğim için zor değil herkese en azından bir hobi olarak tavsiye edebilirim.

S.Ç. Neler okursunuz?

B.Ö. En son Sandor Marai nin almanca Die Glut ve Die Graefin von Parma’sını Halit Hüseyin’in Uçurtma Avcısının Almancası yarım okunmuş bekliyor, Herman Hesse Sidhartha ,Orhan Pamuk’un Benim Adım Kırmızısı’nı birkaç yıl önce okudum, Artur. C. Clarke şehir ve Yıldızlar, Douglas Adams Otostopçunun Galaksi Rehberi, Aziz Nesin ne var ne yoksa,Yaşar Kemal otuz sene önce okudum ve bunlar gibi çok geniş bir palette her elime geçeni canım okumak istiyorsa vaktim müsaitse okurum.

S.Ç. Aslında bilimkurgu insanlara çok fantastik geliyor, Türklerin uzaya gitmesi nasıl bir şey?

B.Ö. Türkleri aslında topyekün bir uzaya gönderip geri getirmek lazım ki, yaşadıkları ülkenin ve birbirlerinin kıymetini anlasınlar.

S.Ç. Kitabın bazı bölümlerinde erotik bölümler var. Bu bölümleri okurken, insanın adrenali yükseliyor. Cüretkar bir yazım şekli var. Bu bölümleri yazarken neler hissettiniz?

B.Ö. Adrenali yükselten, ruhların serbest kalışıdır. Kadını yücelten şeyler söyleyip kadınlığı aşağılamanın bedeli ağırdır ve bu erkek içinde geçerlidir.

S.Ç. Bilimkurgu romanı ülkemizde geçince insan hemen kitabı bitirmek istiyor. Bilimkurgu türüne, keyifli ve eğlendirici edebiyat diyebilir miyiz?

B.Ö. Tabi ki diyebiliriz. Bilimkurgu insanı gençleştirir, pozitif enerjiyi arttırır fanteziyi geliştirir.

S.Ç. Ülkemizde bu türde kitaplar yazmış başka yazarları okudunuz mu?

B.Ö. Maalesef Türkiye’li bir yazar tarafından yazılmış Bilimkurgu romanına azimle aramama rağmen rastlayamadım, tabi ki felsefi bilimkurguyu kastediyorum uzay savaşları gibi saçmalıkları değil. Okunan bir metnin içinde bir bakış açısı olmalı, beyin hücrelerinin bilgiyle beslenmeye ihtiyacı vardır. Yaratıcılık her işte gereklidir çöp toplarken bile yaratıcı olmak gerekir.


İçindekiler
ÖNSÖZ

Bu öykü ateşin keşfiyle başlayan insanın bulunduğu ortamın fiziki şartlarını kendi lehine değiştirme çabalarını, bedenine dönük olarak da sürdürerek sonsuz zaman ve mekan içinde, sıra dışı teknolojiler yardımıyla, evrenin sırrını çözüp evrimini tamamlayarak, içinde varolduğu evrende kaderine yüzde yüz hükmetme gücünü elde edişini ve varoluşun düşünsel olduğu gerçeğini temel alan bakış açısıyla anlatan bir öyküdür. Medeniyetin son aşamasına kendini yok etmeden varabilen insan, çok önceden fiziksel şiddeti dışlamak mecburiyetinde kalmıştır. Sonsuza kadar süren hayatlar böyle riskli bir davranış tarzının varlığına bir an için dahi olsa tahammül edemezler. Bu öyküyü yazdığım esnada, düşünsel temelde varoluş fikri ışığında evrenin evrimini insanın evrimi ile ilişkilendiriken, bizim için değer yargıları da dahil birçok şeyin değişkenliğinin söz konusu olabileceği, fakat şu anki fiziksel görünümümüzde asla bir değişiklik gündeme gelemeyeceği bilincine vardım. İstek ve arzularımıza şekil veren fiziki yapının bizi nasıl kavradığını yazdığım öykünün her satırında hissettim. Medeniyet tarihimizin her aşamasında nefis terbiyesi denilen bedensel ihtirasları dizginlemeye dönük düşünce sistemlerinin bazen abartılı da olsa sosyal barışı amaçlayan önlemler olduğundan hiç kuşkum yok, buna rağmen öyküme erotik satırlar ilave etmekten kendimi alamadım. Hayatın güzelliklerine ve nimetlerine sırtını dönenlerden insanlık adına iyi bir şey beklemenin anlamı yoktur. Neticede sevgi de bedensel ihtiraslarımızın takibinde ortaya çıkan bir kavramdır. Hayatımızı biçimlendiren çelişkiler yumağı bizi mükemmelliğe zorlayan bir baskı üretir. Tıpkı fiziksel şiddetin aklımızı geliştirdiği gibi. Önce güçsüz olan aklının yardımıyla güçlüyü yenmiş, yenilen güçlü güçsüz kalıp aklını geliştirmek zorunda kalmış, eski güçsüz yeni güçlüye galip gelmiş ve bu böyle devam etmiş ta ki insan aklı herkesin aynı anda mağlup olabileceği bir ortamı hazırlayana kadar. Doğal olarak bunun adı top yekun yok olmaktır. Oysa evrimin hedefi mükemmelliktir akıl da evrim neticesinde ortaya çıkmış top yekun yok olmanın dışında düşünceler üretmeye başlamıştır yoksa dinozorlar gibi her önümüze çıkan canlıyı yiyip dev bir gövdeye sahip olduktan sonra yeni bedenimizin değişen ortama uymakta zorluk çekmesi nedeniyle yok olmaya mı çalışıyoruz. Tabi ki hayır Biyolojik ortamı dışında da varlığını sürdürebilme becerisini ispatlamış bir canlı olarak her fırsatta kendi cinsimize ve çevremize verdiğimiz değeri dile getiriyoruz, zorlandığımız nokta söylemlerimizi zaman zaman ihtiraslarımıza kurban etmekten kendimizi alamamamız. Ben bulunduğumuz aşamada medeniyeti ergenlik çağında vücudunun hızla gelişip bilinci kazandığı güce oranla geçici bir süre güdük kalan bir gence benzetiyorum. Neticede her genç gibi insan soyunun yarattığı medeniyette gücünü rasyonel kullanmayı öğrenip olgunlaşacaktır. İnsan soyu gerçek yeteneklerini kanıtlayacağı mekanı günlük hayatımızda fazla hissedilmese de çoktan seçmiştir bu da dünyanın içinde toz kadar bir alan işgal ettiği evrendir.












TUFAN

2130 yilinin mayis sabahi İstanbul yeni bir günün ilk ışıklarını karşılamaya hazırlanıyordu. Şehre genelinde sessizlik hakimdi. Sadece Poyrazköy, heyecanlı bir kalabalığın neşeli kıpırtıları ile yeni günün ilk yaşam belirtilerini gösteriyordu. Bunlar, binlerce yıllık kutsal kitaplarda dahi konu edilen Nuh Tufanının başlangıç noktası olduğuna inanılan Yerde, günün en efektif sunum saatleri olan şafak vaktinde, tufanın yüksek teknoloji ürünü simülasyonunu izlemek için dünyanın dört bir yanından gelen turistlerdi.
Poyrazköy limanının Karadeniz tarafındaki tepe, biraz da genişletilerek, kenarları korkuluklarla emniyete alınmak sureti ile bu amaç için hazırlanmıştı. Turistler konaklama mekanlarından erkenden çıkıp, birazdan izlemekten çok adeta yaşayacakları gösterinin heyecanı ile sohbet ederek gruplar halinde ilerliyorlardı.



Tel: (212) 528 3314 | (532) 741 4148 | (216) 550 5078


© 2006-2012

Facebook Sayfamıza Üye Olmak İçin Tıklayın