“Buradan daha gerçekçi, konforlu bir mekân mı olur? Hakiki gerçek bu değil mi? Bakın, bunlar için ne kadar üzüldünüz? Bunları geri almak için haysiyetinizi, onurunuzu kurtarabileceğinizi mi sandınız? Bu resimlere kırk defa baktım. Ne kadar aciz, zavallı bir durumunuz varmış.
Görüyorsunuz ki siz de yenilmez değilsiniz. Bunlar sizin olsun, hiç sorun değil. Acizliğiniz ve zavallılığınız ortada. Bu çeki yazmamak için ne kadar direndiniz. Dişlerinizin, kolunuzun kırılmasına da mani olamadınız. İstesem bunları basına sızdırabilirdim. O zaman onurunuz ve gururunuzu kurtarabilir miydiniz?
Biz aldığımız emanete ihanet gözüyle bakmayız. Bakın şuraya, sizden nice güçlüler vardı. İşte emanetleriniz...
Afaki sözlerin hepsi buraya kadarmış. Ya sonrası?
Görüyorsun, toprağın üstü var bir de altı varmış.”