|
Yukarıdan bakıldığında, bir tarafında Akdeniz’e kadar uzanan verimli Çukurova toprakları, diğer tarafında Toros dağlarının eteğindeki yeşil ormanların arasında mavi boncuk gibi görünen Aslantaş barajı, çekici renklere sahip zehirli yılanlar gibi, binlerce kilometrekarelik alandaki, tüm canlı ve cansızları bir daha dönmeyecek şekilde yutarak doymak bilmez midesine indirdi.
Bununla da yetinmedi, binlerce insanın yetişmesine destek olan mazisini, gelecek nesillere aktaracağı ümidini, ataları ile çocuklarının bağını sağlayacak olan tarihini de yuttu.
Benim ise kuş sapanımda kullandığım çakıl taşlarımı, misket yaptığım renkli taşlarımı, çırılçıplak içinde yüzdüğüm, susayınca suyunu içtiğim su kaynağımı, güneşlendiğim kumsalımı ve çiğneyerek suyunu emdiğim meyan köklerimi yuttu.
|