|
Başarı adına elde ettiklerimiz elbette arzularımızdı. Ama bu arzuları dikkatlice irdelediğimizde, güdümlenmediğini söyleyecek kaç kişi bulabiliriz?
Yaşadığımız koşullar, bulunduğumuz yer, sanki bize değil bir başkasına ait Bizleri manipüle ederek isteklendiren, hayatımızı yönlendiren gücün, gerçek sahiplerinin kim veya kimler olduğunu sorgulamaz ve bu konu üzerinde samimiyetle düşünmez isek eğer, ulaşılan başarıları öze dönük kullanamayacağımız gibi huzur denilen o içsel keyfi de yakalayamayacağız.
Bizi bize bıraksalardı, hiç şüphesiz, bugün bulunduğumuzdan başka bir yerde olacaktık; koşullar açısından iyi veya kötü, ama öznel...
Hür bir insan izlenimi bırakarak dolaşabilir, bunu yaparken özgür biriymiş gibi hissedebilirsiniz. Ama bu sadece fiziksel bir özgürlük. Düşünsel ve ruhsal olarak özgür olmadıkça, bu serbestinin kader açılımı ve yaşam koşulları üzerinde yeteri kadar fayda sağlamayacağını anlamak gerekir.
Öznel farklılıklarımızı gün ışığına çıkarıp bireyselliğimizi çiçeklendirmek, ancak ve ancak güdümsüz bir zihinle mümkündür. Sıdal, hayatının kendine ait olmadığını fark ettiğinde, işte bunları düşünüyordu...
|