|
Limana geldiklerinde yağmur çiseliyordu. Gökyüzü bile ağlıyordu. Yüreğini kopartıp uzaklara götürecek gemi onu bekliyordu. Nasıl bir acıya ve özleme sebep olacağını bilmeden Sare gözyaşları içinde fenere, denize uzanan burnun arkasındaki evlere, sokaklara baktı. Sanki onları bir daha hiç göremeyecekti. İçi nasıl yanıyordu, canı nasıl acıyordu, bunu kim anlayabilirdi?..
Gemi hareket ettiğinde Sare arkasına bakmaktan kendini alamadı. Suların maviliğine, köpüren dalgalarına gözleri takıldı kaldı. Girit, Resmo, Adras, aşkı, çocukluğu, annesi, babası, arkadaşları hepsi ağlayarak el sallıyorlardı. Sessizliğini bozmuş, kelimeler birer birer çözülüyordu, “Ne işim var benim burada, nasıl bıraktım onları, ya dönemezsem bir daha, şimdiden özledim. Geri dönmek istiyorum. Gitmek istemiyorum.” Kale bütün sessizliğiyle duruyordu. Adras’la ayrılışlarının sırrını ve hüznünü için de saklarcasına.
|