|
Güney
kandilli gecelerin ortasında annem, kanırdığım emzikleri yıkar Gök taşlarken kapı eşiklerini Nisaların kıvrımları yastıklarda Bozulur ondüleleri Babam, ruhuna güç ekilen babam Cüssesi duvarlarında evimizin Yamacında oğlu ve ben Tanın gürültüsünden devrilir Odama güneyin rengi Şehrin çamlarında, güneşin siyahî tutkalı Kavakların beyaz yavruları Kanatlanır, bir yol ağzına Örerim güneyin renginde ağaran Kelebek kozalarını
Limonlu bir çay kadar mayhoş Saçlarımda ılıyan gün Güneş, babamın ekoseli yeleğinde Köstekli saatine çarparak kırılan ışıkların anası Odamın duvarında, Tıngırdayan bir çay kaşığı, çocuk sesleri Ve simitçiler bağırır Ağladığımı duyuramam Kar suyunda biriken yaprak gölgelerini Toplarım, dökülen kirpikler Deniz kabukları ve müzik toplarım Her ırktan, her dilin kıvrımından Neyzen bakışlı çocuklara karşı Güzel seslerin içinde en çok kendimi duymam
|