|
Biz yardımı zayıfa, düşküne yapmayız. Şirkete faydası olmayacak yardım da yapmayız. Bu tür yardımlar şirket açısından boşa giden, zarar yazan kalemlerdir. Biz vergimizi devlete veririz, zayıfa, düşküne yardımı o yapar. İşin temelinde de zayıf, düşkün, aç varsa o da Tanrı’nın bileceği iştir. Biz Tanrı’nın işine hiç karışmayız. İstese zayıf, düşkün ve aç insan yaratmayabilir. Bir bildiği var ki yaratıyor, onlar da onun kulu. Herkes kendisine verilen hayat şartlarını en iyi şekilde kullanmak zorunda. Bize servetimizin hesabı sorulacak. Bizler yardım yapıp aç doyurursak servet kalmaz ki. Öteki tarafta açları doyurduk diye hesap veremezsin. Öteki tarafta, ‘Biz istesek doyuramaz mıydık? Sana ne oluyor da Tanrı’nın ayıbını örtmek, açığını kapatmak gibi bir uğraşın içine giriyorsun’ demezler mi?”
|